Purim Alahaları

Purim’in ilk gecesi Cumartesi akşamına geldiğinde, Şabat çıkışı ile ilgili alahalar şunlardır:

Şabat günü yenilen seuda şlişit  motsae Şabat’a kadar uzadıysa, hatta motsae şabat vaktinde ekmek yendiyse bile, birkat amazon’da al anisim paragrafı eklenmez, sadece retse paragrafı eklenir.

  • Şabat günü taşımaya olanak sağlayan çit yani “eruv” olan bir yerde bile Şabat bitmeden megila sinagoga getirilmez. Ancak megila ve zeher lemahatsit aşekel için kullanılacak paralar Şabat çıkış saati geçtiği takdirde kala “Baruh Amavdil ben kodeş lehol” denilerek taşınabilir.
  • Hazan Megila’ya başlamadan önce Bore meore aeş berahasını cemaatin de yükümlülüğünü yerine getirdiğini düşünerek söyler. Kısaca merasim şöyle gerçekleşir: amidanın ardından yarım kadiş söylenir, Şuva Aşem’den Veareu Bişuati’ye kadar söylendikten sonra Bore Meore Aeş berahası söylenir. Evde yapılacak olan avdalada ev reisi bu berahayı atlar ve tercihen eşinin söylemesi iyidir. Ev reisi sinagogda “Bore Meore Aeş” berahasını söyleme yükümlülüğünü yerine getirmiş olmasına rağmen evde de söyleyebilir diyen görüşler varsa da, tercih berahayı kadının söylemesidir. 

 

MAHATSİT AŞEKEL

  • Geleneğimiz Mahatsit Aşekel’i Megila okunuşundan önce vermektir. Bu paraları Mahatsit Aşekel diye adlandırmak büyük günahtır, onun yerine Mahatsit Aşekel’in anısına verilen paralar diye adlandırılmaları gerekir.
  • Kişi Mahatsit Aşekel mitsvasını yerine getirmek için üç yarım kuruş vermesi yeterli olsa da, biz Sefaradilerin geleneği 35 şekel (ve İstanbul’da da cemaatin belirlediği miktarı) vermektir.
  • Mahatsit Aşekel’i kişi kendisi, eşi ve çocukları için vermelidir. Durumu zorda olan kişi üç tane yarım kuruş madeni parası ile de yükümlülüğünü yerine getirebilir.

MEGİLA’NIN OKUNMASI

  • Elinde kaşer parşömene yazılmış Megilat Ester bulunan kişilerin berahadan önce ellerini yıkamaları iyi bir gelenektir.
  • Megila’yı dua kitabından okuyan bir kişi kelimeleri hazan ile birlikte söylememeli, sadece dinlemelidir.
  • Megila’yı dinleyen kişi, hazanın ağzından çıkardığı her kelimeyi dikkatle dinlemeli ve bir kelime dahi kaçırmamalıdır. Kaçıran veya konuşan kişi yükümlülüğünü yerine getirmemiş sayılır ve beraha söyleyip tekrardan Megila’yı okuması gerekir.
  • Aynı şekilde hazan da bir kelime dahi kaçırdıysa dinleyenler yükümlülüklerini yerine getirmemiş sayılırlar. 
  • Kişiçocukların “Aman” isminde ses çıkardıkları zaman hazanı duymadıysa, Megila’yı kitaptan okuyorsa bile kaçırdığı kelimeyi söyleyerek tamamlayabilir ve yükümlülüğünü “bediavad” yerine getirebilir. Bu nedenle de herkesin elinde kaşer megila olması önemlidir.
  • Megilat Ester radyo veya telefon aracılığıyla canlı yayında bile dinlenmemelidir. Ayrıca hoparlörden bile dinlemekten kaçınmak gerekir.
  • Megilat Ester ezbere okunmaz. Bu nedenle kişi Aman’ın oğullarını tek nefeste okumaya çalışırken Veet kelimelerini ezbere okumamaya özen göstermelidir.
  • Elinde kaşer Megilat Ester bulunan kişilerin okumaya başlamadan önce tümünü açmalarına gerek yoktur. Ancak hazan okumadan önce bütün Megila’yı açar.
  • Megila’yı dinlemiş birisi ardından evde eşine veya dinlememiş kadınlara okur ve önceki berahaları söyler, ancak sonraki berahaları söylemez.

MATANOT LAEVYONİM

  • *Purim günü en az iki fakir kişiye birer çeşit yiyecek verilmesi gerekir. Her ne kadar en az bir miktar ile bile insan yükümlülüğünü yerine getirebilirse de, seudasında yiyebileceği veya seudasını bu yiyecekle yapabilecek kadar miktarda olmalıdır. Ancak kişi iki fakire verdikten sonra diğer fakirlere  istediği kadar verebilir.
  • *Matanot Laevyonim mitsvasının zamanı her ne kadar gündüz de olsa, kişi gabayı, Purim günü vermek kaydıyla, elçi olarak belirleyip önceden de verebilir.
  • *Eğer kişi “zeher leMahatsit Aşekel”i fakirlere dağıtıyor ise aynı zamanda Matanot Laevyonim mitsvasını da yerine getirmiş sayılır.
  • *Kişi Matanot Laevyonim ve zeher leMahatsit Aşekel mitsvalarını yerine getirmek için kullandığı parayı maaşından ayırdığı onda bir yani maaserden kullanamaz. Ancak ikiden fazla vereceği fakirlere maaserden kullanabilir.
  • *Kişi Matanot Laevyonim mitsvasını yeşivalara veya orada öğrenenlere vererek yerine getiremez.
  • *Kişinin eşi, çocukları (kız veya erkek) mitsvaları yerine getirmeleri gereken yaşa geldilerse Matanot Laevyonim mitsvasından yükümlüdürler. Ancak aile reisi aile bireyleri için veriyorsa, gabaya veya elçi olarak belirlediği kişiye bu mitsvayı aile bireyleri için de verdiğini belirtmelidir.

MİŞLOAH MANOT

Bu mitsvanın iki nedeni vardır; birincisi herkesin Purim günü yiyeceği olması, ikincisi de Yahudiler arasındaki sevginin ve birliğin artmasıdır. 

Bu iki nedene göre şöyle bir sonuç çıkarabiliriz: 14 Adar’da Purim’i kutlayan birisi 14 Adar günü, 15 Adar’da kutlayacak birisine Mişloah Manot vermemelidir. Sebebi ise başta açıkladığımız iki sebebe dayanır. Mişloah Manot’un amacı Yahudiler’in arasındaki sevgiyi arttırmak ise, bir gün önce verilebilir. Ancak Mişloah Manot’un amacı Purim günü herkesin yiyeceği olması ise yükümlülüğünü bir önceki gün veremez. Bu nedenle Mişloah Manot mitsvasını en iyi şekilde yerine getirmek isteyen kişi kendi gününde Purim kutlayan bir kişiye vermelidir. 

  • Purim günü her kişi en az bir kişiye iki çeşit yiyecek götürmekle yükümlüdür. Kişi birçok kişiye bir defada yollasa bile yükümlülüğünü yerine getirmiş sayılır. Kişi ne kadar çok kişiye gönderebilirse o kadar övgüye değerdir.
  • Bu mitsvadan kadınlar, evli kadınlar ve bat mitsva yapmış kızlar da yükümlüdürler. Evli kadın kocasının gönderdiği ile yükümlülüğünü yerine getiremez, ayrıca bat mitsva yapmamış küçük kızlar da eğitilmelidirler.
  • Mişloah Manot verilirken dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de kızların kızlara ve erkeklerin de erkeklere vermesidir.
  • Şiva döneminde bulunan avel Purim mitsvalarından yükümlüdür. Yükümlü olmasına rağmen, ikiden fazla kişiye çok gösterişli olmayan Mişloah Manot göndermelidir.
  • Anne veya babasının vefatı nedeniyle 12 ay veya diğer yakınları nedeniyle 1 ay boyunca avel olan kişilere Mişloah Manot gönderilir.

Purim Seudası

*Purim seudasına gündüz vaktinde başlanması gerektiği için, seudadan önce minha duası söylenmesi gerekir. Kişi, Yeruşalayim’de yani 15 Adar’da seudasını yapıyor ve seudanın bitişi 16 Adar’a sarkıyorsa bile Al Anisim söyler. Kabala’ya göre ise seudaya şahrit duasından sonra başlamak gerekir. 

*Purim seudasını krallara uygun şekilde uzatarak ve ekmek yiyerek yerine getirilmesi gerekir. Amida’da veya Birkat Amazon’da Al Anisim paragrafı unutulduysa geri dönülmez. Arahman cümlelerinin arasına şu cümle eklenir: “Arahman U Yaase Lanu Nisim veNiflaot Keşem Şeasa Laavotenu Bayamim Aem Bazeman Aze, Bime Mordehay ve Ester…”

 *12 ay boyunca anne veya babasına avel olan kişi bir başkasının seudasına müzikli çalgılar olmadığı takdirde gidebilir.

 *Kişi şarhoş olunca Birkat Amazon, Arvit veya Keriat Şema Al Amita gibi yerine getirmesi gereken mitsvaları yerine getiremeyeceğini biliyorsa, sarhoş olmamaya özen göstermelidir. Ancak mitsvanın zamanı gelmeden önce sarhoş ise ve zamanı geldiğinde hala sarhoşluğundan çıkamadıysa ve bu yüzden Arvit duasını söyleyemediyse eğer, Şahrit duasını iki defa okuması gerekecektir. 

BAYRAM GÜNÜ İŞ YAPMAK

*Purim’de akşam iş yapılabilir ancak ertesi gün iş yapılmaması adettir. Bu nedenle çamaşır makinesi ile bile çamaşır yıkanmaz ve buna benzer uzun sürecek işler yapılmaz. Ancak Purim ihtiyacı için ise her türlü iş yapılabilir.

*Bayram günü iş yapılmama adedi her şehrin Megila’yı okuduğu gün ile geçerlidir. Yeruşalayim 15 Adar’da ve diğer tüm şehirler 14 Adar’da iş yapmazlar.

BAYRAM KIYAFETLERİ

*Purim günü çeşitli kıyafetler giymek isteyen kişilerin dikkat etmeleri gereken noktalardan biri karşı cinsin kıyafetlerini giymemektir. Erkeklerin etek veya kadın şapkası gibi kıyafetler giymemeleri, hatta sadece bir kıyafet bile giymemeleri gerekir. Küçük çocuklara ise giydiren kişinin güvenebileceği görüşler vardır, buna rağmen küçüklükten çocukları buna alıştırmamak gerekir.  

Megilat Ester: Ester’in Kitabı

Purim bayramının tam olarak ne ifade ettiğini anlayabilmek için, bu yazıda, Megilat Ester’i olabildiğince geniş bir açıklamayla birlikte sunacağız.

Burada verdiğimiz açıklama, genel olarak, büyük Tora bilgini Vilna’lı Gaon Rabi Eliyau’nun Megila ile ilgili yazdığı arka plan bilgileri temel almaktadır.

Vilna’lı Gaon, Megila açıklamasının başlangıcında, anlatılacak olan olayları nasıl bir bakış açısıyla değerlendirmemiz gerektiğini açıklamak için, benzetme amaçlı şu hikayeyi anlatır:

Bir kralın, akla gelebilecek her şeyden daha çok değer verdiği tek bir oğlu vardır. Kralın oğluna gösterdiği sevgi öylesine büyüktür ki, hayatlarını krala hizmet etmeye adamış olan hizmetkarlar, kumandanlar ve danışmanlar bile, çocuğun kraldan gördüğü bu derin ilgiden rahatsızlık duymaya başlarlar. Diğer yandan prens, büyüdükçe, babasından gördüğü ilgiye aynı derecede karşılık vermekten çok uzaktır. Çeşitli vesilelerle babasına karşı gelmekten çekinmemektedir. Sonunda prens bir gün, babasına karşı öyle kabul edilemez bir hareket yapar ki, kralın, oğlunu saraydan kovarak ormanda yaşamaya zorlamaktan başka çaresi kalmaz. Ormandaki zor hayata alışmaya çalışan prens, her ne kadar babasının kendisini terk ettiğini ve unuttuğunu düşünse de, gerçekte bunun tam tersi doğrudur. Kral, oğlunun ormanda sayısız tehlikeyle karşı karşıya kalacağının bilincinde olduğundan, prensi bunlara karşı koruyacak kesin tedbirler almaya girişir. Bu amaçla, gözleri sürekli prensin üzerinde olacak seçkin bir grubu görevlendirir. Gizli çalışacak olan bu grup, kralın emri üzerine kendilerini hiçbir şekilde açığa çıkarmayacaklardır. Bu şekilde, kralın istediği olacak ve prens neden bu durumda olduğu konusunda özeleştiri yapacak, belki de babasına karşı işlediği suçtan dolayı pişmanlık gösterecektir.

Bir gün prens ormanda dolaşırken arkasından gelen garip bir gürültü duyar. Arkasını döndüğü anda, karşısında kendisine saldırmaya hazırlanmış oldukça büyük bir ayı görür. Hemen kaçmaya başlar. Koşarken, arkasında başka sesler duyar. Kafasını çevirdiğinde, babasının seçme adamlarının ayıyı öldürmeye çalıştıklarını görür. Korumalar ayıyı öldürmeyi başarırlar ve prens kurtulur. Prens korumaların ormanda ne yaptıklarını sorma fırsatı bulamadan ortadan kaybolduklarından, en çok ihtiyaç duyduğu zamanda askerlerin orada bulunmasını bir rastlantı olarak değerlendirir. Bu olay üzerinden çok geçmeden, prensi sevmeyen hizmetkarlar bir araya gelirler ve prensin hakkından gelmek için en uygun zamanın geldiği kararına varırlar. Bu kişilerden bir grup, prensi bulmak amacıyla ormana girer. Bu grup kısa bir süre sonra onu bulur ve saldırıya geçer. Prens her ne kadar karşı koymak isterse de, bariz bir şekilde azınlıktadır. Ancak saldırının başlamasından saniyeler sonra kralın diğer askerleri gelirler ve saldırganlara karşı savaşmaya başlarlar. İkinci grup mücadeleden galip ayrılır ve prens bir kez daha kurtulur. Prens bu noktada babasının askerlerinin tekrar karşısına çıkmış olmasının bir rastlantı olmadığını anlar. Ormanda gezinirken aynı kişiler tarafından iki kez kurtarılmak, artık şans eseri olmaktan çok uzaktır. Babasının, kızgın olmasına ve onu saraydan sürmesine rağmen kendisini uzaktan da olsa koruduğunu anlar. Prens bunun farkına vardığı zaman babasına yapmış olduğu hatalı hareketten büyük bir pişmanlık duyar ve kendisine karşı derin bir sevgi hisseder. Hatasından, olması gerektiği şekilde döner ve yanlış davranışlarını bırakır. Kral, prensteki bu değişikliği haber aldığı zaman onu tekrar saraya davet eder.

Purim olayları, Bene-Yisrael’in, I. Bet-Amikdaş’ın yıkılışından sonra çıktıkları Babil sürgünü sırasında meydana gelmiştir. Yaptıkları günahlar sebebiyle Tanrı Bene-Yisrael’i bir şekilde cezalandıracaktı. Fakat her ne kadar bu önemli bir gereklilik idiyse de, Tanrı Bene-Yisrael’i oldukça derin bir şekilde seviyordu ve yok olmamaları konusunda gerekeni yapacaktı. Bu sebeple Tanrı Bene-Yisrael’i korumak üzere elçiler – Mordehay ve Ester’i – gönderdi ve onlar yoluyla gizli bir takım mucizeler gerçekleştirdi. Tanrı Bene-Yisrael’in Teşuva yapmasını istediğinden, Tanrı’nın gözetleyen gözünü ortaya çıkaracak “olağanüstü” hiçbir mucize gerçekleşmedi. Bene-Yisrael üzerindeki korumasının açıkça görülebilir olmaması gerekiyordu; zira bu şekilde halkın Teşuva yapma ihtimali zayıflayacaktı. Bu sebeple, Purim olayları sırasında mucizeler oldukça gizli bir şekilde gerçekleşmiştir. Ancak Bene-Yisrael’in, kötü Aman’ın elinden kurtulmasına varan olaylar oldukça büyük ve sayıca fazlaydı. Mordehay ve Ester tüm olaylar boyunca, başlarına gelenlerin, Tanrı’nın bir senarıosu olduğunun farkındaydılar. Megila’nın açıklamasında da göreceğimiz gibi, Bene-Yisrael, gerçek kurtarıcılarının – Mordehay, Ester ya da Ahaşveroş değil – bizzat Tanrı olduğunu anladılar ve bu şekilde Teşuva yaparak, Tanrı’nın söz ve emirlerini tam bir kalple kabul ettiler.

Megila’yı derin bir şekilde incelediğimiz zaman, Tanrı’nın işlerini takdir etme konusunda hiç zorluk çekmeyeceğimiz kesindir. Bu broşürde sunacağımız açıklamada, Purim olaylarında her parçanın tam yerine, ihtimal çok düşük bile olsa oturduğunu göreceğiz. Kendimizi, burada hiçbir rastlantı olmadığı konusuna odakladığımız takdirde, olaylar zinciri içindeki mucizeleri görecek ve Megila’nın “çok iyi bir hikaye” den daha fazlasını ifade ettiğini; tüm zamanlar için bir ilham kaynağı olduğunu anlayacağız…

Vayi Bime Ahaşveroş – 
Ve Ahaşveroş’un Günlerinde Oldu…

Purim olaylarındaki en merkezi karakterlerden biri olan Pers İmparatoru Ahaşveroş, oldukça ilginç bir geçmişe sahiptir. Ahaşveroş, kraliyet ailesine mensup değildir. Hatta gerçekte, bunun tersine daha yakındır. Kraliyetle olan ilk bağlantısı, Babil Kralıy Nevukadnetsar’ın oğlu Kötü Merodah’ın seyisliğini yaptığı zamana rastlar. Politik çıkmazları iyi değerlendirerek, pozisyonunu, krallığı bir anlamda satın alabilecek bir konuma getirmeyi başarır. Fakat kral olduktan sonra önemli bir problemi olduğunu fark eder. Asil kabul edilen kandan gelmemektedir; bu sebeple tebaanın kendisine gerçek bir kral gibi davranmasını sağlayabilmek amacıyla, kendi onur ve ihtişamını yaratmaya büyük önem vermeye başlar.

Ahaşveroş’un onur için duyduğu tutku, ileride de göreceğimiz gibi, Purim olaylarında büyük öneme sahiptir. (Daha önce de söylemiş olduğumuz gibi, hiçbir şey rastlantı değildir. Bene-Yisrael’in zor durumda olduğu böyle bir zamanda, bulunduğu makamı satın almış ve güce aç bir kişi olan Ahaşveroş’un iktidarda olması da bir rastlantı değildi. Bu sebeple, olayların sonuca gitmesinde Ahaşveroş’un, kişiliğinden kaynaklanan hareketlerde bulunması, gerçekte Tanrı’nın gizlenmiş elinin bir sonucudur.)

Ahaşveroş, asaletini artırmak (!) amacıyla, kendisi için, Kral Şelomo’nunkini örnek alan muhteşem bir taht ister. Fakat bu denli sanat isteyen bir işi gerçekleştirebilecek ustalar, sadece şuşan şehrinde yaşamaktadır. Tahtın inşası bittikten sonra, oldukça büyük ve ağır olan tahtın başka bir yere taşınmasının mümkün olmadığı anlaşılır; taht Şuşan’da kalacaktır. Diğer yandan onuruna çok düşkün olan Ahaşveroş’un bu tahta ihtiyacı vardır. Bu sebeple, imparatorluğunun başkentini Şuşan’a taşır. Bu şekilde muhteşem tahtına her zaman oturabilecektir. Normalde, bir kral, hoşuna giden bir taht için başkentini değiştirmez. Fakat Ahaşveroş’un onuruna olan düşkünlüğü, onu bu tipte bir davranışa itmiştir. Daha sonra karşılaşacağımız Mordehay’ın Şuşan şehrinde yaşaması da elbette bir rastlantı değildir.

Hag Purim Sameah

Kaynak: Sevivon

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir