- RUH HEKİMLERİ (TERAPÖTİKLER)
Münzevi bir Yahudi mezhebi olan Terapötikler M.S 1. yüzyılda İskenderiye (Mısır) civarındaki Mareotis gölü kıyılarında yaşadılar.
Bu mezhep ile ilgili birincil kaynak, İskenderiyeli Yahudi filozof Philo’ya atfedilen ve Düşünceli Yaşam manasına gelen “De Vita Contemplativa” dır.
Ölü Deniz civarındaki bir başka Yahudi mezhebi olan Kumran (Esseniler) mezhebine çok benzeyen Essenilere göre disiplin ve yaşam tarzı açısından alışılmadık derecede sert kuralları olan bu cemaat mensupları haftanın altı günü dağınık evlerde,izole hücrelerde münzevi uygulamalar ile oruç tutarak ve tek başlarına dualar ile bilgelik arayarak geçiriyorlar sadece Şabat günü bir tarafta erkekler diğer tarafta kadınlar olmak üzere buluşma evi adı verilen ortak bir yerde toplanıyorlardı. Münzevi hayatın gerekliliği olarak gerek Şabat günü gerekse yemeklerde kadınlar erkeklerden ayrı uzak masalarda otururlardı.
Bu mezhebin üyelerinin bazıları haftada yalnıza iki defa yemek yerken,diğer üyeleri ise Şabat’tan Şabat’a kadar çok katı bir oruç uyguluyordu.
Terapötikler,Tora’ya ek olarak kutsal yazıları alegorik yorumlama yöntemi üzerine yazılmış kitaplarada sahipti.
7 rakamına ve karesine saygı duyan bu mezhep üyeleri için 50 sayısının ayrı bir kutsiyeti vardı.
Philo’ya göre Terapötikler’in,Kumran (Esseniler)cemaatinden en temel farklarından biri,Kumran cemaati yalnızca erkeklerden oluşan bir topluluk iken Terapötikler’in kadın üyelerininde olmasıydı.
Yahudi tarihçi Josephus’a (Yosef ben Matityahu )göre Kumran cemaatinin-azınlıkta olsa- en azından bir kısmının evlenmiş,tarlaları işlemiş,el işçiliği gibi sanatsal uğraşlarla daha pratik ve aktif bir hayatları varken
Terapötikler dış dünyadan tamamen tecrit edilmiş olarak sadece tefekkür (Hidbodedut Hazkara-İçsel Yolculuk) ederek çok daha pasif bir hayat sürmüşlerdir.
Terapötikler mutlak bir cinsel perhiz uyguluyor,ölçülü olmayı en yüksek erdem kabul ederek herhangi bir mülk sahibi olmadan-Mezhebe katılırken tüm mallarını akrabalarına veya arkadaşlarına bırakıp- ölümlü yaşamları çoktan sona ermiş gibi yalnızca sonsuz ve kutsanmış bir varoluşa odaklanıyorlardı.
Mısır Yahudiliği içinde bağımsız bir mezhep oluşturan Terapötikler,Şifacı Hekimler olarak adlandırılıyor ve sadece bedeni değil aynı zamanda dünyevi zevkler ve arzularla yaşamın ağırlığı altında ezilmiş ruhları’da iyileştiren Ruh Hekimleri olarakta tanınıyorlardı.
Belki de bu nedenle etimolojik olarak İngilizce “Therapy” kelimesinin bu kadim adıyla bağlantılı olabileceği düşünülmektedir.
Fakat ilginç olan bir başka nokta ise,bu güne kadar hiçbir Akademisyenin mevcut ipuçlarını kullanarak Terapötikler’in,Mareotis Gölü’nün tam olarak neresinde yaşadıklarını bulmaya çalışmamış olmasıdır.
Sarp OBAY