Görüş: Cumhurbaşkanı Chaim Herzog’un 1992’de Türkiye’ye yaptığı ziyaret, İsrael’in Ankara ile ilişkilerine büyük katkı sağlamıştı. Şimdi, 30 yıl sonra, oğlu Başkan Isaac Herzog, Türk lider Erdoğan ile yakınlık kurarak aynı şeyi yapma fırsatına sahip.

Otuz yıl sonra, oğlu Başkan Isaac Herzog, İsrail-Türkiye ilişkilerinde yeni bir sayfa yazmada merkezi bir rol oynama fırsatına sahip. Aslında Herzog, geçen yıl göreve başlamasından bu yana Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile olumlu ve etkili bir iletişim kanalı kurarak ve görünüşe göre onun güvenini kazanarak bu arayışa şimdiden başladı.

Son yıllarda İsrael-Türkiye ilişkilerinde karşılıklı güven tamamen sarsılmıştı, İsrael’in Türkiye’nin ilişkileri iyileştirmeye istekli olduğunu ifade eden açıklamalarına olumlu yanıt vermekteki isteksizliği, son aylarda Erdoğan’ın net mesajlar vermesi ile değişebilir.

İsraelli bir çiftin İstanbul’da gözaltına alınmasını içeren Kasım 2021 krizinin, her iki taraftaki yetkililerin işbirliği ve üst düzey hükümet kademelerinin de desteğiyle sağlanan başarılı sonucu, güvenin yeniden inşa edilmesine ve Erdoğan ile Herzog ve Bennett arasında yeni ve önemli bir kanal açılmasına katkıda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde Bennett’in ” sıcak mesajlar aktardığını” ve “olumlu tavırlar sergilediğini” söyledi.

İsrael’e yönelik bu artan açıklık, BAE, Mısır, Ermenistan, Yunanistan ve Suudi Arabistan ile bağları iyileştirme girişimlerinde de görüldüğü gibi, Türkiye’nin bölgesel ilişkileri düzeltme yönündeki hareketini yansıtıyor. Türkiye halihazırda BAE ile kapsamlı ekonomik anlaşmalar imzalamıştır ve Türkiye, İsrael ve BAE arasında gelecekte ortak proje önerileri ortaya çıkmıştır.

Türk düşünce kuruluşu SETA’nın yakın tarihli bir makalesine göre Ankara, bölge devletleriyle olan gerilimlerin Türk dış politikasının yürütülmesini engellediğine inanıyor ve bu nedenle çeşitli normalleşme çabalarının 2022’de hızlanması bekleniyor. İsrael için bu paralel diplomatik süreçler, bölgedeki diğer ülkelerle olan dostane ilişkilerini baltalamak konusunda daha az endişe duyarak Türkiye ile ilişkileri ısıtmak için bir fırsat sunuyor.

Ne de olsa, BAE ve Türkiye dost olamadıkları sürece ve Türkiye ile Mısır arasındaki gerilim yeni zirvelere ulaştığında, bu ülkeler İsrail’in Türkiye’ye yönelik herhangi bir hareketini yanlış yorumlayacaklardı.

Yunanistan ve Kıbrıs’a gelince, İsrael 2016 yılında Türkiye ile Helen devletleriyle olan önemli ilişkilerine zarar vermeden bir anlaşmaya vardı ve muhtemelen bunu tekrar yapabilir..

Ancak İsrael ve Türkiye yakınlaşmanın yollarını ararken, bu gelişmeye verilen çerçeveye dikkat etmek gerekiyor. 2016 yılında, İsrail ve Türkiye, 2010 filo çatışması üzerindeki krizi çözdüğünde, bu hareket, kamuoyuna İsrail doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ihraç edilmesini sağlayacak bir adım olarak sunuldu. Şimdi, İsrael ‘den Kıbrıs ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya uzanan EastMed doğalgaz boru hattına yönelik ABD desteğinin geri çekilmesiyle birlikte Türkiye, İsrail’in kendi toprakları üzerinden Avrupa’ya gaz ihracatı potansiyelini bir kez daha vurguluyor.

İsrael için bu, Helen devletleriyle ilişkileri açısından Ankara ile işbirliğini rahatça izah edebileceği bir durum değildir.

Bunun yerine İsrael, Türkiye ile ilişkileri büyükelçilik düzeyine geri getirmenin diğer faydalarını vurgulasa iyi olabilir.

Suriye ve İran konusunda stratejik diyalogu ilerletmek, ticaret ve turizmi geliştirmek, siyasi ve sivil işbirliğini genişletmek , İsrail’in Müslüman devletlerle ilişkilerini ilerletmek için Türkiye ile bağları güçlendirmek. ve Filistinlilerle barış konusunu masaya yatırmak.

Cumhurbaşkanı Herzog, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankara davetini kabul etmiş gibi görünüyor. Ziyaretinden önce, Türkiye Cumhurbaşkanı’na dönüş uçağında ev sahipliği yapmaktan onur duyacağı yeni bir Türk büyükelçisi için yer ayırdığını bildirmekle iyi eder.

İsrael-Türkiye ilişkilerinde beyaz sayfa açmanın zamanı geldi. Ve 30 yıl önce olduğu gibi, Herzog ailesinden bir başkan bunun gerçekleşmesine yardımcı olabilir.

Analiz Sahibi Dr. Nimrod Goren Mitvim – İsrael Bölgesel Dış Politikalar Enstitüsü’nün Başkanı ve Kurucusu , Yeruşalayim deki İbrani Üniversitesi’nde öğretim görevlisi ,Syracuse Üniversitesi’nin Çatışma ve İşbirliği Araştırmalarını Geliştirme Programında Fakülte Üyesidir.

Kaynak : Ynet

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir