TEK DARBEDE YOK EDİLEN MISIR GENEL KURMAYI…
Cemal Abdülnasır Hüseyin Mısır’da Ocak 1956’da tek partili siyasi sisteme dayalı yeni anayasayı yürürlüğe koymuştu. Haziranda da tek aday olarak, oyların yüzde 99,95’ini alarak cumhurbaşkanı seçildi. Nasır milliyetçi, sosyalist, devrimci asker kökenli bir devlet adamıydı ve halkı tarafından çok seviliyordu. Arap liginin tartışılmasız lideriydi.
26 Temmuz 1956’da neredeyse bütün dünya için en önemli su yolu olan Süveyş kanalını millileştirdi. Bu karardan en çok etkilenen üç ülke vardı. Su yolunu işleten oldukça karlı bir şirketin büyük hisseleri İngiltere’ye ve Fransa’ya aitti. Bu iki ülke böyle bir oldu bitiğe razı değillerdi. Kanal şirketinin hisselerinin değerini sahip devletlere ödeyeceğini açıkladıysa da bu karar Birleşik Krallık ve Fransa’dan çok büyük tepki aldı. Çünkü bu iki devlet için Süveyş Kanalı, Basra Körfezi’ndeki devletlerden aldıkları petrolün taşınması için çok önemliydi.
Kızgın olan üçüncü ülke İsrail’di. Süveyş İsrail’e kapanmıştı. Bu pek çok açıdan kabul edilebilir değildi. Üç ülke aralarında gizli bir anlaşma yaptılar. Buna göre İsrail, Mısır’a saldıracak; Birleşik Krallık ve Fransa ise savaşanları ayırmak bahanesiyle bölgeye asker çıkartıp kanalı işgal edeceklerdi. İki ülke arasındaki çatışmalar durdurulduktan sonra ise “daha başka çatışmaları önlemek ve dünya ticaretinin bölge savaşlarından etkilenmemesini sağlamak” amacıyla bölgede kalıcı bir Britanya-Fransız birliği konuşlandırılacaktı.
Harekât tarihi 29 Ekim 1956 olarak tespit edildi. Harekât gününden kısa bir süre evvel İsrail istihbaratı Aman, Mısır’ın kudretli genel kurmay başkanı Feldmareşal Abd al-Hakim Amer ve çok sayıda üst düzey komutanın Şam’a gitmek için uçakla Mısır’dan ayrıldığını öğrenmişti. Fırsat bu fırsattı. Bütün Mısır Genel Kurmayı tek atışla yok edilebilir miydi?
İsrail kolları sıvamaya başladı. Operasyona HOROZ OPERASYONU adı verildi.
O günkü koşullarda havada bir uçağın yolunu kesmek öyle kolay bir iş değildi. Hatta neredeyse imkansızdı. Üstelik uçak teknik bir problem dolayısıyla düşmüş gibi gösterilmeliydi.
Mısırlılar Şama iki adet İlyuşin İL-14 uçağıyla gitmişlerdi. Bu uçakları belirleyip izlerini sürme görevi o zamanki ismi SIGINT olan bugün İsrail’de Ramat HaSharon’da bulunan birim 8200’e verilmişti.
SIGINT Mısır Delegasyonunun Şam’a doğru yola çıkmadan birkaç gün önce Mısırlıların Kahire’ye dönmek için yapacakları uçuş esnasında kullanmaları beklenen radyo sinyallerini ayrıştırmayı başardı. Bunu yapanların neredeyse hepsi 25 yaşının altında gencecik çocuklar, ellerinde manikürleriyle pırıl pırıl genç kızlardı.
Birim İsrail’in büyük komutanlarının müthiş bir baskısı altındaydı. Harekât 29 Ekim sabaha karşı başlayacaktı ve halen Şam’da bulunan Mısır genel kurmayından hiçbir haber alınamıyordu. Acaba döndüler de kimsenin haberi olmamış mıydı?
Telsiz operatörleri gençler 24 saat telsiz başındaydılar ama tık yoktu. Endişeli bekleyiş, sürüyor sinirler kemal teline dönüyordu. 28 Ekim güneş battıktan sonra SIGINT telsiz operatörlerinden biri heyecanla bağırmaya başladı:
-İşittim! İşittim! İlyuşin havalanmak için izin istiyor…
Operasyon için bir soru işareti vardı. Havalanmaya hazırlanan sadece bir İlyuşin vardı. İkinci uçak henüz Şam’da bekliyordu. Komutanlar bütün Mısır genel kurmayının havalanmaya hazırlanan uçakta olduğunu düşünüyordu. Yeşil ışık yakıldı. Horoz Operasyonu yapılacaktı.
Mısır genel kurmayını taşıyacak olan İlyuşin uçağının yolunu kesme dramatik görevi 119’ncu filo komutanı ve o zamanlar İsrail’in en iyi pilotu olan Matias (Chatto) Birger’e verilmişti. Chatto’nun radarcısı Elyashiv (Shivi) Brosh’tu. Karar verilir verilmez hazır olan pilotlara “derhal havalanın” emri verildi. Hazır bekleyen Chatto ve Shivi Meteor MK13 tipi savaş uçağına atladıkları gibi arkalarından ateşler çıkartarak havalandılar.
Chatto 10 bin feete çıkıp düz uçuşa başladı. Radar yaklaşmakta olan bir uçak tespit etti. Chatto Shivi’ye “bağlan, bağlan, bağlan” diye bağırmaya başladı. Shivi bağlandı ve:
-Saat iki yönünde, irtifamızda, üç mil ileride, saat üç yönüne hareket ediyor, dört yaptı, tam sağ yap, yavaş, çok hızlı yaklaşıyorsun.
Tam karanlık zifiri bir geceydi. Ufuk bile gözükmüyordu. Shivi beklenen rotada İlyuşin’i yakaladı. Chatto şimdi İlyuşin’in egzozundan çıkan turuncu kıvılcımları görüyordu. Derhal telsizden “vur emri” istedi. Karşısında İsrail hava kuvvetleri komutanı Dan Tolkowsky vardı:
-Uçağı doğru teşhis ettiğine dair kesin rapor istiyorum.
-Buldum onu. Göz teması kurdum.
-Kesin teşhis ettin m?
-Evet. Bu boy pilot pencereleri yalnız İlyuşin’de var. Üstelik içeride askeri kıyafetli insanlar da görüyorum.
-Kesin teşhisse ateş serbest. Vur onu, vur onu…
Chatto uçağın burnundaki dört 20 mm.lik topları ateşledi.
İlyuşin vuruldu ve kontrolsüz bir şekilde düşmeye başladı. Chatto bir kere daha ateş açtı. İlyuşin patladı ve alev topuna döndü. Tek bir atışla Mısır genel kurmay kademesi yok edilmişti.
Sonradan anlaşıldığına göre Mısır genel kurmay başkanı Amer ikinci uçakla dönmek için ilk uçağa binmemişti. Chatto tekrar havalanmak istediyse de buna izin verilmedi. Çünkü açığa çıkarlardı.
Ertesi sabah harekât başladı. Savaş komutansız kalan Mısırlılar için tam bir bozgun oldu ve İsrail çok kısa zamanda (İngiltere ve Fransa’nın yardımıyla) Sina Yarımadasını işgal etti. ABD ve Rusya olaya karıştı ve İsrail dahil bütün yabancı kuvvetler bir sene sonra Mısır’dan çekildiler. Mısır bedelini ödeyip Süveyş’i millileştirdi. Nasır milli kahraman oldu. İsrail savaşı kesin kazanmıştı. Fakat politik zafer Mısır’ın olmuştu.
Bu savaş bütün dünyaya bir uyarıydı. İsrail Oğulları artık çok önemli askeri bir güçtü, İsrail Oğullarıyla uğraşan belasını buluyordu…
Aaron Baruch (Ankaralı)
Kaynak : Ronen Bergman – KALK VE ÖNCE SEN ÖLDÜR
VİKİPEDİA