DYBBUK KUTUSU
Dybbuk kelimesi İbranice kök’ten,tutunma veya bölünme anlamına gelen Yidişleştirilmiş bir uyarlamadır ve çağdaş İbranice de yapıştırıcı sözcüğünün temelini oluşturur.
Dybbuk yaşayan bir kişinin bedenine yerleşene kadar,eski günahlarından dolayı (Ciddi bir günah işleyen,cinayet,cinsel suçlar ve tövbe etmeksizin ölenler) huzursuzluk içinde dolaştığına inanılan cisimsiz insan ruhudur.Yerini,mekanını kaybetmiş,kovulmuş ruh anlamına gelen bu ölü ruh,sonsuza kadar boyutlar arasında kalarak acı çekmeye mahkum edilmiştir.
Dybbuk fikri,Ishak Luria(1534-72) ruh göçü (gilgul ha neşamot) öğretisi’ni oluşturduğu Tzfat’da 16.yüzyılda ortaya çıktı.Ruh göçünün ruhların yetkinleşme sürecine yardımcı olduğunu savunan Luria’nın öğrencileri daha ileri giderek Dybbuk tarafından ele geçirilme düşüncesini ortaya attılar.
Ciddi bir günah işleyen ruh,cehennem de sıkışacak ve sonsuz işkenceden kaçmak için yaşayan bir kişiye sığınmaya çalışacaktır.
Dybbuk sonsuza dek boyutlar arasında sürüklenmeye mahkum edildiği için kendine devamlı olarak bir taşıyıcı beden arar.
Ve bu nedenle de sadece tek bir neden ve ihtiyaç için insanlara saldırır;”HAYAT”
Kendine devamlı olarak bir taşıyıcı arayan Dybbuk tıpkı bir virüs gibidir.İnsan bedeni olmadan tamamen cansızdır fakat bedene yerleşmesinden itibaren canlı olur.
Dybbuk,konakçı kişi tamamen tükenene kadar parazitler gibi konakçısının fiziksel ve ruhsal enerjisinden beslenir.
Dybbuk bağlandığı kişiyi korkutmak ve zarar vermek yerine onu kandırır ve kendisini bir melek veya o kişiye dost bir varlık olduğunu anlatır ve bu sayede kişi fark etmeden onun hayat enerjisini sömürür.
Dybbuk bağlanmasına maruz kalmış kişiler sıkça kendi kendine konuşur,agresif davranışlar sergiler ve çevresindekileri tanımamaya başlar bunun dışında kişide ilk olarak sıkça saç dökülmesi,aşırı halsizlik,diş çürümesi ve sık sık hasta olmaya başlar.
Dybbuk ‘un bulunduğu evde veya bağlandığı kişinin çevresinde sürekli haşereler görülür.Dybbuk’u bedenden uzaklaştırma ayini(Tütsü Yakmak,Şofar Çalmak ve Tora dan Pasuklar okumayı içerir) çok tehlikelidir,çünkü Dybbuk ilk olarak ayini gerçekleştirmeye çalışan kişileri hedef alır ve ayindeki herhangi bir kişinin bedenine yerleşmeye çalışır.
Bazı Dybbuklar,Rabbiler tarafından bedenden çıkarıldıktan sonra yakalanarak bir kutuya veya küçük sandık benzeri bir nesneye çeşitli tılsım ve efsunlarla hapsedilir.
Bu kutuya da ” Dybbuk Kutusu” denir.
Bu kutular tılsımların bozulmaması amacıyla açması neredeyse imkansız şekilde yapılmıştır,eğer kişi kutuyu bir şekilde açar ve tılsımı kurcalayarak bozarsa,işte o zaman Dybbuk serbest kalır ve tutunabileceği ilk kişiye tekrar bağlanır.
Yahudi bilgin ve halkbilimci Salomon Zanvel Rappoport,Yiddiş dilinde yazdığı Der Dybbuk (1914) adlı oyunun birçok dile çevrilmesi ile Dybbuk inanışı yaygın ilgi görmeye başladı.
Salomon Zanvel Rappoport 1914 yılında “ Der Dybbuk- Oder Tsvey Veltu” (Dybbuk-İki Dünya Arasında) adlı tiyatro eserini kaleme aldığı zaman bu piyesi Yiddiş dilinde sahneye koymuştu.
“Der Dybbuk- Oder Tsvey Veltu” önce Yiddiş tiyatrosunda daha sonra da İsrael Tiyatrosu’nda baş tacı edilmiş,klasikleşmiş bir piyestir.İlk önce Ansky’nin kendisi tarafından,Rusya ve Ukrayna’nın Ştetl’lerinde gösterilen oyun daha sonra,Yahudi edebiyatının en önemli yazar ve şairlerinden Haim Nahman Bialik tarafından İbraniceye tercüme edilerek,Moskova Yahudi Tiyatro’su Habima’da,Hanna Rovina ve grubu tarafından başarıyla oynanmıştı.O yıllar içinde Habima Tiyatrosu ve Hanna Rovina,Dybbuk adlı oyunla Avrupa’nın birçok ülkesine ve ABD’ye turne yapmışlardı.
Rovina 1928 yılında İsrael topraklarına göç ettiği zaman,Habima Tiyatrosu ile birlikte oyunu yıllarca oynadı.
Dybbuk’ inanışı son yıllarda birkaç filme konu olarak yeniden popüler oldu,”A Serious Man“ (Ciddi Bir Adam-2009),”The Unborn“ (Doğmamış-2009) ve”The Possession“ (Sahip Olmak-2012) son senelerde Dybbuk konusunu işleyen Hollywood filmleridir.
Keza bazı Etiyopyalı Yahudi cemaati üyeleri Dybbuk ‘a inanmaya hala devam etmektedirler.