BySami Gershon

Salvador de Madariaga 1940’ta Columbus’un İspanya’dan Cenova’ya gitmek zorunda kalan bir marrano olduğunu savunur.Jose Erugo, Celso Garcia de la Riega, Otero Sanchez ve Nicholas Dias Perez gibi farklı bilim adamları, o zamandan beri Columbus’un Yahudi bir geçmişi olabileceği sonucuna varmışlardır.
Bu hipotez, örneğin Kolomb hakkındaki birçok gözleme dayanmaktadır:
ilk anlatımlarında Yahudilerin kovulmasına yönelik yorumları , İbranice “İkinci Ev” terimiyle Yeruşalayim de bulunan İkinci Tapınağınağı işaret eden göndermeleri, bu yazdıklarının bir kısmını İbranice harfler ile yazmış olması Cecil Roth’a göre, mektuplarından birinde hei (B’ezrat hashem anlamına gelir) ve Kaddish’in şifreli yerine geçen bir anagrama da rastlanmıştır.
İkinci olarak, krallardan önce Kolomb’u destekleyen tüm şahsiyetlerin Yahudi kökenli olması ve yolculuğunun esas olarak iki Yahudi konverso ve önde gelen bir Yahudi tarafından finanse edildiği gerçeğiyle başka bir kanıt yansıtılır: Luis de Santángel, Gabriel Sanchez ve Don Isaac Abrabanel ,1892’den önce, Kilise tüm piskoposluklardan Kristof Kolomb ile ilgili mevcut tüm belgeleri talep etti. Tüm belgeler Vatikan’da alındıktan sonra, Yahudi teorisinin savunucularına göre, Kolomb’un Yahudi olduğunu fark ettikleri için azizlik süreci asla başlamadı.
1973 tarihli bir kitabında, Simon Wiesenthal, Kolomb’un bir Sefarad olduğunu, Yahudiliğini gizlemeye özen gösterirken aynı zamanda zulme uğrayan hemşehrileri için bir sığınak bulmaya hevesli olduğunu öne sürdü. Wiesenthal, Columbus’un Hint Adaları’na ulaşmak için batıya yelken açma kavramının coğrafi teorilerden ziyade belirli Kutsal Kitap metinlerine, özellikle de Yeşaya Kitabı’na olan inancının sonucu olduğunu savundu. O kitaptan tekrar tekrar iki ayet aktardı: “Elbette adalar beni bekleyecek ve önce Tarşiş gemileri, oğullarını uzaklardan, yanlarında gümüşlerini ve altınlarını getirmek için bekleyecekler” (60:9); ve “Çünkü işte, yeni gökler ve yeni bir yer yaratıyorum” (65:17).

Wiesenthal, Columbus’un yolculuklarının bu kehanetleri doğruladığını hissettiğini iddia etti.[Jane Francis Amler bu görüşleri 1977’de paylaştı. Estelle Irizarry de bunu tekrarladı, ayrıca Columbus’un her zaman İspanyolca yazdığını, yazılarına zaman zaman İbranice’yi dahil ettiğini ve ilk seyahati sırasında günlüğünde Yahudilerin Yüksek Tatillerine atıfta bulunduğunu belirtti.Bir belge, Columbus’un Mayorka kökenli bir Marrano ailesine ait olduğunu gösteriyor. Ancak belgenin gerçekliği kanıtlanamadı. Romancı Robert Graves, “soyadı adada hâlâ yaygın.”Estelle Irizarry, 2006’da, Kolomb’un bir Katalan olduğunu ve Yahudi mirasını gizlemeye çalıştığını iddia etti.Irizarry , ‘‘Kolomb’un Metin Üzerindeki Kanıtlarının Üç Kaynağı, Kripto Yahudi’’ de derki;Kolomb daima İspanyolca yazdı, bazen yazısında İbranice de oluyordu, ilk seferi sürecince yolculuğunda ki Yahudi Bayramlarından söz ediyordu. Ayrıca, Kolomb yazısında cümle içinde duraksamaları belirtmek için belirli noktalama işaretleri kullandı.Virgül diye adlandırılan bu sembol Kastilya belgelerinde kullanmazdı sadece günümüz Katalancasında, Katalanca konuşan İber Yarım Adası bölgesinde ki dosyalarda ve mektuplarda kullanılırdı. Irizarry’e göre, ‘‘virgüller bir nevi Kolomb’un DNA’sı gibi çünkü virgül kullanmak onun alışkanlığıydı. Kolomb, noktalama işaretlerini çok kullanırdı ve onun çağında noktalama işaretlerini kullanan çok az insan vardı.’’Bütün bunlar göz önüne alındığında, Irizarry, Kolomb’un Aragon Krallığından geldiği ve ana dilinin aslında Katalanca olduğu sonucuna varmıştır.Jane Francis Amler, Kolomb’un bir konverso (Hristiyanlığa geçen İspanyol Yahudi) olduğunu ileri sürdü. İspanya’da din değiştirmiş bazı Yahudiler bile gördükleri zulüm sonrasında, İspanya’dan ayrılmak zorunda kaldılar; birçok konversonun dinlerini gizli bir şekilde yaşıyor oldukları bilinmektedir. Çoğu bilim adamı, İber Yarımadası Yahudiliğinin zengin ve canlı geleneğinin kaybolduğunu söylüyor. Ancak karşılaştıkları zulüme rağmen çoğu Yahudi geleneklerini uygulamaya devam ettiler. En tanınmış olanlardan biri Heredics (kafirler) ya da Daughters of Israel yazılarıyla Renee Melammed’tir.
Kolomb ne bir misyoner, ne de bir maceracıydı. Yeni Dünya’nın kaşifi, gerçekte bir Yahudi… İşte Kolomb’un gerçek kimliğini açığa vuran iki şifre: altta, İmzasında yer alan İbranice “bet” ve “he” harfleri, yani “Yehova kutsaldır”. Üstte ise, sol eliyle yaptığı ve o dönemde İspanya’daki Yahudi dönmelerinin (konversorlar) birbirlerini tanımak için kullandıkları işaret.
Ünlü bir İspanyol ‘Kolomb uzmanı’ olan Consuelo Varela’ya göre: ‘Kolomb Eski Ahit’i neredeyse ezbere bilirdi. Aynı sosyal sınıfa mensup bir Katolik için böyle bir şey sözkonusu olamazdı. Üstelik ünlü gemicinin en büyük düşü Kudüs Tapınağı’nı yeniden inşa etmekti. Oysa Katolik kilisesine göre, İsa Yahudileri lanetlemişti, Tapınak bir daha asla inşa edilemeyecekti.
Bugün Kristof Kolomb’un Yahudiliği artık tartışma götürmez bir olgudur.
Kolomb’un Muharref Tevrat’ı ezbere bilecek kadar dindar bir Yahudi olmasının yanında, kendine hedef olarak da Süleyman Tapınağı’nın yeniden inşasını seçmiş olması ilginç değil mi?
Kabalacı Kolomb, Kudüs Tapınağı’nı İnşa Etme Yolunda…
Kolomb’un “kutsal ve Siyonist” amaçları çeşitli Yahudi kaynaklarında vurgulanıyor. David M. Eichhorn, şöyle diyor:
“Kolomb, gerçekte Yeni Dünya için ayrılıyordu. Aslında bu Yeni Dünya’nın varlığını önceki Vikingli kaşiflerin araştırmalarından biliyordu. Esas gizli amacı, güçlü Yahudi dostları için bir yer bulmaktı.”
Amerikan The New Republic dergisinin yazdığına göre, Yahudi tarihçi Simon Wiesenthal da Kolomb’un İspanya’dan sürülen Yahudilere yeni bir yurt bulmak için yola çıktığına inanır. Buna göre Kolomb’un amaçlarının başında Osmanlı (yani İslam) karşıtı bir cephe oluşturma ve Kudüs’teki Kutsal Süleyman Tapınağını inşa etmek için “finansman” bulma özlemi geliyordu.
Amerika’yı “keşfeden” ve kendisinden 5 yüzyıl sonra ortaya çıkacak olan Yeni Düzen’e bu şekilde bir anlamda “babalık” yapan Kristof Kolomb kimdi acaba? Niçin çok daha önceden bulunmuş olmasına rağmen, asırlar boyu bu kıtayı yeni “keşfetmiş” bir kişi olarak tanındı? Yola çıkarken amacı neydi? Hakkında sayısız kitap yazılan, filmler çevrilen ve bu “resmi” bilgilerin hemen hepsinde bir Hıristiyan misyoneri olarak tanıtılan Kolomb, aslında bir Yahudi… Yahudi yazar David M. Eichhorn, şöyle diyor: “Aslında ismi Colombus değildi. Genova’da doğmuş bir İtalyan da değildi. Asıl ismi Juan Colon olan ve Pantevedra yakınlarında doğmuş olan bir İspanyol Yahudisiydi.”
Kolomb’un yolculuğunun amaçları:
1. Hıristiyan Kral Prester John’a ulaşarak Osmanlı’ya karşı ikinci bir cephe açmak.
2. Kutsal yerleri kurtararak, ‘Süleyman Tapınağı’nı yeniden inşa etmek…
Kolomb’un 1481 yılında tuttuğu günlüğünde Flavius Josephus’dan bölümlervar. Josephus’un notları arasında ‘Ophir’ ülkesinden bahsediliyor. (Altın ülke) Zengin altın yatakları olan bu ülkeden çıkaracağı altın ve elmas ile Süleyman Mabedi’ni yeniden inşa ettirmeyi düşünüyordu.
Kolomb’un Kabalacı oluşu, yolculuğuna bir de metafizik boyut katmaktadır kuşkusuz. Bunun bazı görünür işaretleri de vardır. “Yahudi Ansiklopedisi” Encyclopaedia Judaica, Kolomb’dan sözederken, onun yola çıkarken ilginç bir Yahudi ritüelini uyguladığını bildiriyor: Kolomb, bütün hazırlıklar tamam olmasına rağmen, yola çıkmak için tam bir gün görünür hiçbir neden olmamasına rağmen beklemişti. Judaica, Kolomb’un yola çıkmaktan uzak durduğu günün, Yahudi takvimine göre Av ayının dokuzu olduğuna dikkat çekiyor. Çünkü Av ayının dokuzu, Süleyman Tapınağı’nın yıkıldığı gündür ve bu gün Yahudiler oruç tutarak Tapınak’ın yıkılışının yasını tutarlar.(Tisha Be AV)
Anlaşılan Kabalacı Kolomb, kutsal yolculuğunun tarihini de, kutsal Yahudi geleneklerine göre belirlemiştir. Maşiah Planı’nın anahtarı olan Süleyman Tapınağı ile ilgili geleneklere… Tapınak’ın yıkıldığı günü dini kurallara uygun olarak yas tutarak geçiren Kolomb, ertesi gün Yeni Dünya’ya doğru yola çıkmıştır; Tapınak’ın bir kez daha inşa edilmesi için düzenlenen Maşiah Planı’nın ilk adımını atarak…

“Kral David”. Sol üst köşede bulutların üstünde yer alan şeklin ise, On Emir tabletlerini taşıyan Hz. Musa’yı temsil ettiği bildiriliyor.
Gravürün en can alıcı şekli ise, Kolomb’un gemisi Santa Maria’nın ortasına yerleştirilmiş olan Palmiye ağacı. Çünkü bu ağaç, Yahudi
mistisizmi uzmanı Gershom Sholem’in bildirdiğine göre, çok önemli bir şemayı temsil ediyor: SERİFOT’u, yani Kabalacıların “tarihe
yön verme” aygıtı olarak gördükleri büyü şemasını. Şalom, ayrıca gravürün değişik yerlerinde gizlenmiş olan bazı İbranice harflerin
varlığından söz ediyor. Çoğunun anlamı halen çözülememiş…
Mesih İçin Gerekli İlk Kehanet: ‘Dünyanın Dört Bir Yanına Dağılmak’…
Yahudi inancına göre bu kehanetlerin başında ise, Yahudilerin tüm dünyaya yayılmış olmaları şartı geliyordu.
Encyclopaedia Judaica, bu inancı şöyle bildiriyor: “Mesih’in tekrar gelişine dair olan kehanet,
ancak Yahudilerin dünyanın dört bir yanına yayılmaları ile gerçekleşebilecekti.”
Kendilerine başlıca hedef olarak Mesih’in gelişiyle ilgili kehanetleri gerçekleştirmeyi edinen Kabalacılar, kuşkusuz bu önemli kehanete karşı kayıtsız kalamazlardı. O dönemde Yahudiler “dünyanın dört bir yanına” dağılmış durumda değildiler. Hatta Avrupa’nın pek çok ülkesinde bile Yahudi yoktu. Doğu Avrupa’da Aşkenaz Yahudileri vardı. En yoğun Yahudi nüfusu
ise Kabala diyarı İspanya’da yaşayan Sefarad Yahudileriydi. Eğer Mesih’in gelişi için gerekli olan kehanet yerine getirilecek, yani Yahudiler “dünyanın dört bir yanına” yayılacaksa, bu İspanya’dan olmalıydı.
Ama bu iş nasıl olacaktı?… İspanya’da yaşayan Yahudiler, doğal olarak, sırf Kabalacılar öyle istedi diye evlerini bırakıp “dünyanın dört bir yanına” gitmezlerdi ki. Hem Yahudiler idealist davranıp böyle bir göçü kabul etseler bile, Kabalacıların isteğiyle gerçekleşecek bir yayılma biraz dikkat çekici olmaz mıydı? Böyle bir yolculuğun ardındaki niyet ortaya çıkmaz
mıydı? Hem sonra hangi ülkenin hükümdarı durup dururken kapısında bitiveren Yahudileri kabul ederdi? Yahudiler onlara “kehanet gereği dünyanın dört bir yanına yayılmamız gerekiyor, bizi kabul eder misiniz” mi diyeceklerdi?
İşte işin asıl ilginç yanı buydu. Çünkü Kolomb “Yahudiler için iyi bir yer” aramak üzere yola çıkarken, İspanyol Yahudileri de Mesih’in dönüşüyle ilgili kehanete uygun olarak İspanya’dan çıkıp “dünyaya yayılmak” üzereydiler: Sefaradlar, İspanya’dan sürülüyorlardı… Şalom, bu “dramatik” sürgünü şöyle anlatıyor:
1492’de (Yahudi tarihi) 2 Ağustos’u, 3 Ağustos’a bağlayan gece aslında olup bitenler neydi? O gece ‘Tişa be av’ dı, yani Yahudilere İspanya’dan çıkmaları için tanınan sürenin son günüydü… O gece Kristof Kolomb bilinmeyene yolculuğunun saatini hesaplamıştı… Amiral gemisinde gizlenerek yola çıkan bu insanlar kimdi? Hangi umutların taşıyıcılarıydılar?
İspanya’dan kovulduktan sonra hangi yeni barınakları düşlüyorlardı? Hangi ‘Gan-Eden’ (yeryüzü cenneti)di onları bekleyen?
Evet, Kolomb, Mesih’in gelmesinin bir şartı olan Süleyman Mabedi’nin inşası için denize açılırken, Mesih’in gelmesinin bir başka şartı da yanıbaşında gerçekleşiyor, Sefarad Yahudileri İspanya’dan sürgün edilerek “dünyanın dört bir yanına” dağılıyorlardı.
Engizisyon’un bir numaralı ismine, üstte sözünü ettiğimiz Torquemada’ya baktığımızda yine ilginç bir gerçekle karşılaşırız:
Garip ama gerçek, sürgünü kışkırtan diğer iki önemli isim gibi, “büyük Yahudi düşmanı” Torquemada da Yahudi asıllıdır!
İspanya’da bunlar olurken, Kolomb, emrine verilen üç gemiyle birlikte aylar sonra Batı Hint adalarına ulaşarak karaya çıktı. O günden sonra da dünyanın resmi tarihine, zoru başaran korkusuz denizci, Yeni Dünya’yı bulan büyük kaşif ve de dünyanın kaderini etkileyen unutulmaz isim olarak geçti. Peki acaba gerçekten Kolomb böylesine büyük bir iş başarmışmıydı? Diğer deyişle, Amerika’yı gerçekten o mu keşfetmişti? Elinde hiçbir bilgi, harita, vs. yokken dünyanın bilinmeyen denizlerine korkusuzca mı açılmıştı?… Hayır. Kolomb anlatıldığının aksine yola yalnızca cesaret ve önsezilerine
dayanarak çıkmadı. Yeni Dünya’nın yolunu ona gösteren, fakat gizli tuttuğu önemli haritalar edinmişti.
(Kolomb) Floransalı Toscanelli’nin, batıdan Hint’e doğru bal gibi bir yol olduğunu iddia ettiği mektubundan söz edildiğini duymuştur. Daha kesin bilgiler istemek üzere ona mektup yazmıştır. O da ona ayrıntılar ve hatta bir harita verdiği bir cevap göndermiştir… Kolomb Toscanelli ‘yle mektuplaştığını hiçbir zaman itiraf etmeyecektir. Oysa Toscanelli, Batı
yolunun ondan daha önde gelen kaşifidir… Ne yol, ne de rüzgarlar konusunda tereddüt etmektedir, elinde Toscanelli’nin haritası vardır. Nereye ve nasıl gittiğini bilmektedir. Tuttuğu yol, günümüzde bile, mümkün olanların en mükemmellerinden biridir.
Zaten, Kolomb’dan çok daha önceleri çizilmiş olan haritalar, “Atlantik’in iyice batısındaki adalar”ın varlığını bildirmekteydi:
Venedikli Andrea Bianco 1436’da, ilk kez Madera’nın batısındaki adaların ve Stockfixa (Morina adası) adını verdiği (Terre-Neuve olabilir) gibi çok kuzeydeki bazı başkalarının da yeraldığı haritalar çizmiştir. 1444 tarihli olan ve Yale haritası denilen dünya haritasının üzerinde aynı ada Vinland adıyla yeralmaktadır. Bianco’nun Londra’da 1448 yılında yaptığı başka bir
haritanın üzerinde, Brezilya’nın bulunduğu yerde büyük bir’ gerçek ada’ zikredilmektedir.
Referanslar:WikipediaSimon Wiesenthal, “Sails of Hope”Estelle Irizarry, “Three Sources of Textual Evidence of Columbus, Crypto Jew”Jane Francis Amler, “Christopher Columbus’s Jewish Roots” ,Şalom